25 Nisan 2017 Salı

Dışlama Etkisi (Crowding- Out)

Dışlama etkisi, devletin borçlanarak faizleri yükseltmesi ve bu nedenle özel kesimin yatırım yapmasının engellenmesi olarak kısaca tanımlanabilir. Şimdi bu tanımı biraz açalım.

Devletler harcama yapmaktan kaçınamazlar çünkü varoluş amaçları belirli hizmetlerin gerçekleştirilmesidir. Bu hizmetlerin maliyeti git gide artar. Durum böyle olunca devletin oldukça büyük bir kaynağa yani paraya ihtiyacı var. Bu parayı nasıl elde edebilirim diye düşünüyor. Vergileri mi artırmalı? Özel kesimden borç mu istemeli? Özel kesimden iç borç alındığında ortaya dışlama etkisi çıkacaktır.

Devlet, kaynak bulma  amacıyla iç borçlanma yoluna gitsin. Böylece belirli bir faiz oranı üzerinden kişilerden borç alsın. Azalan birşeyin fiyatı artacaktır. Devlet, özel kesimden borç aldıkça piyasada bulunan para azalacak. Faiz de paranın fiyatı olduğundan faizler yükselmeye başlayacaktır. Faizler belirli bir seviyeyi aştığında ise özel sektör için yatırım yapmak, bu yatırımı en basit olarak fabrika kurmak olarak düşünebiliriz, daha az karlı olacaktır. Örneğin yatırımcı 100 TL'ye kuracağı fabrika, yıllık %10 kar getirecekken; faizlerin yükselerek %10'u aşması durumunda, yatırımcı fabrika kurup 10 TL kar etmek yerine devlete borç verip 10 TL'den daha fazla para kazanmak isteyecektir. İkinci bir durum ise yatırım yapmak amacıyla kaynağa ihtiyacı olan yatırımcı borçlanacaktır. Faizler yüksek olduğunda ise bir fabrikayı kurmak için maliyet artacaktır. Örneğin yıllık %10 kar eden bir fabrikayı %7 faizli bir kredi ile kurmak mantıklıdır ve kabaca yatırımcı fabrika kurma emeğinin karşılığı olarak % 3'lük bir getiri elde edecektir. Fakat faizler yükselip %10 seviyesini aştığında yatırımcı fabrikayı kurduğunda zarar edecektir. Bu durumlar ortaya çıktığında özel sektör yatırımları düşecek ve sonuç olarak üretim azalacaktır. Böylece özel sektörün dışlanması söz konusu olacak ve dışlama etkisi ortaya çıkacaktır.

24 Haziran 2016 Cuma

Elmas mı yoksa su mu daha değerli ?

Klasikleşmiş olan "iktisat nedir?" sorusu ile başlamak istemiyorum. Zaten bu soruyu girdiğiniz ilk iktisat dersinde eminim tartışmışsınızdır. Klasik anlatım tarzını aşmak istediğimden en başından sonuna kadar konu anlatmak gibi bir amacım yok. Eğlenceli bir okuma ile akılda en ufak şey kalsa bile aklınızda kalan, ileride işinize yarayacaktır.

Adam Smith, İngiltere'de yaşamış çok önemli bir iktisatçıdır ve elmas-su paradoksu ya da değer paradoksu olarak karşımıza çıkabilecek paradoksu geliştiren kişidir. Adam Smith, kullanım değeri ve değişim değeri üzerine düşündü ve kullanım sonucunda elde edilen toplam faydaya "kullanım değeri"; malın, diğer malları satın alma gücüne ise "değişim değeri" adını verdi. Ulaştığı sonuç toplam faydanın kullanım değerini, kullanım değerini ise değişim değerini belirleyeceği yönündeydi.

Şimdi örnekler ile açıklamaya çalışalım.Çevremize baktığımızda su, hayatımızda en önemli şeylerin başında gelmektedir. Her alanda suya ihtiyaç vardır, toplam faydası yüksektir yani suyun kullanım değeri oldukça yüksektir. Adam Smith'e göre kullanım değerinden yola çıkılarak değişim değeri belirleneceğinden suyun değişim değeri çok yüksek olmalıydı. 1 litre suyu 100 TL'ye almamız gerekirdi. Aynı bakış açısı ile bir elması düşündüğümüzde kullanım alanı oldukça sınırlı, kullanım değeri düşük ve bunun sonucunda değişim değeri de düşük olmalıydı. Fakat gerçek hayatta durum bundan farklıdır. Su oldukça ucuzken, elmas pahalıdır. İşte bu durum elmas-su paradoksu olarak adlandırılır.

Adam Smith'in ortaya koyduğu değer paradoksu aslında paradoks olarak değerlendirilmemelidir. Smith'in burada gözünden kaçan nokta bir malın değişim değerinin, kullanım değeri yani toplam faydası tarafından değil; marjinal faydası tarafından belirlenmesiydi. Tüketicilerin daha kıt bulunan elması, daha bol olan suya göre daha az tüketmesi elmasın marjinal faydasını ve doğal olarak değişim değerini artırır. Böylece elmas daha pahalı, su ise daha ucuz olur. Adam Smith'in bu durumun farkında olmamasının nedeni, Smith kitabını yazdığında marjinal fayda kavramının henüz bulunmamış olmasıydı. Marjinal fayda kavramı, Adam Smith değer paradoksunu ortaya attığından yaklaşık 100 yıl sonra Jevons tarafından keşfedilmiştir.


Dışlama Etkisi (Crowding- Out)

Dışlama etkisi, devletin borçlanarak faizleri yükseltmesi ve bu nedenle özel kesimin yatırım yapmasının engellenmesi olarak kısaca tanımlana...